V. ÜNİTE: CÜMLE BİLGİSİ
Cümlenin Öğeleri |
CÜMLE
|
Yapısına Göre Cümle Türleri |
Cümleler, bildirdikleri yargı sayısına ve öğelerin yüklemle olan ilişkisine göre çeşitlere ayrılırlar. Cümlede bir ya da birden fazla yargı vardır. Başka bir deyişle birden fazla cümle bir araya gelip bir cümleymiş gibi görünebilir.
Bu tür cümlelerde bazı öğeler ortak olduğu gibi öğelerin tamamı farklı da olabilir. Bu cümleler birbirlerine bazı bağlaçlar yardımıyla bağlanabildiği gibi anlam bakımından da bağlanabilirler.
Cümleler yapı bakımından çeşitlere ayrılırken içlerindeki kelime sayısı değil yüklem, fiil veya yargı sayısı dikkate alınır. Yapı bakımından cümleler; basit, birleşik, bağlı ve sıralı olmak üzere dörde ayrılır. 1. Basit Cümleİçerisinde tek yargı, tek fiil, dolayısıyla isim veya fiil cinsinden tek yüklem bulunan cümledir. Başka bir cümleye bağlanmaz, yani bağımsız bir cümledir. Tamamladığı ya da onu tamamlayan bir cümlecik yoktur.
2. Birleşik CümleBir temel cümle ile onun anlamını tamamlayan en az bir yan cümlecikten meydana gelen cümlelerdir.Yani yapısında birden fazla cümle bulunduran cümlelerdir. Temel cümleyle yan cümlenin bir araya geliş şekillerine göre birleşik cümleler çeşitlere ayrılır. Bu tür cümlelerde yan cümlecik temel cümleciğin herhangi bir öğesi olabildiği gibi, bir öğenin parçası da olabilir. Girişik birleşik cümleler, fiilimsilerle ve çekimli fiillerle kurulur.
Bir temel cümleyle, herhangi bir sebeple onun içinde kullanılan bir yardımcı cümleden oluşan cümlelerdir. Yardımcı cümle de temel cümle gibi bağımsız bir cümle yapısındadır. Asıl yargı sonda bulunur. ]Yardımcı cümle nesne olarak kullanılabilir. Alıntı hâlindedir.
]Yardımcı cümlenin yüklemi "de, zannet-, san-, bil- gör-, görün-, farzet-, düşü-" fiillerinin çekimli şekli olabilir.
]Yardımcı cümle ana cümle içinde bir isim tamlamasının tamlayanı olarak bulunabilir.
]Yardımcı cümle edat grubu olabilir. Temel cümlenin herhangi bir öğesi olan veya bir öğenin açıklayıcısı olan yan cümleciğin, bağlı bulunduğu veya açıkladığı öğeye "ki" bağlacıyla bağlanması sonucu ortaya çıkan cümleye ilgi cümlesi denir. Bu cümlelerde ki atılarak yan cümleciğin hangi öğeye bağlı olduğu görülür.
Duydum ki o da ziyarete gelecekmiş. Bir temel cümle ve onun şartı olan bir cümleden oluşan birleşik cümlelerdir. Şart cümlesi tek başına yargı bildirmez; ana cümleyi zaman, şart, sebep ve benzetme yönlerinden tamamlar. Onun zarfı olarak kullanılır.
*Bazı kalıplaşmış şart cümleleri özne veya nesne de olabilir.
*İstek bildiren şart eki bağımsız cümle kurar. Ancak istek ifadesinde de yargının kuvvetli olmadığı sezilmektedir.
3. Sıralı CümlelerBağımsız cümlelerin, aralarındaki anlam ilgisinden dolayı virgülle veya noktalı virgülle birbiri ardına sıralanmasıyla oluşan cümleler topluluğudur.
*Sıralı cümlelerin bütün öğeleri ayrı olabildiği gibi bazıları ortak da olabilir.
Sıralı cümleler ikiye ayrılır: 1. Bağımlı sıralı cümle: Öğe ortaklığı olan cümledir. Farklı yüklemlerin özne, nesne, tümleç gibi ortak öğeleri vardır.
2. Bağımsız sıralı cümle: Öğe ortaklığı olmayan sıralı cümledir. Cümleler arasında anlam ilgisi olduğu hâlde hiçbir öğesi ortak olmayan cümlelerdir.
4. Bağlı CümleAralarındaki ilgiden dolayı birbirlerine bir bağlaçla bağlanan cümlelerdir. İkiye ayrılır. Farsça "ki" bağlacıyla birbirine bağlanan bağımsız cümlelerden oluşur.
]Yardımcı cümlenin başta, ana cümlenin sonda kullanıldığı cümleler de vardır. Burada da yardımcı cümle zarf görevindedir.
]Bu tür cümlelerde "ki" bazen düşebilir. Cümle, okuyanın, dinleyenin muhayyilesine bırakılır. Not: "ki" edatının şüphe kattığı cümleler bağlı cümle değildir.
2. Diğer Bağlaçlarla Kurulanlar "ve, veya, ya da, da, fakat, ama, lâkin, hâlbuki, ne.....ne, meğer..." bağlaçlarıyla birbirine bağlanan bağımsız cümleler topluluğudur.
]Bağlı cümlelerin bir kısmında yüklemin kipi ve şahsı aynı, bir kısmında farklıdır.
]Unsurların biri veya birkaçı ortak olan bağlı cümleler de vardır.
Sonuç:Bir cümle, yapı bakımından basit, birleşik, bağlı, sıralı cümlelerden ancak birine dahil olabilir. Birleşik, bağlı ve sıralı cümleleri oluşturan cümleler de ayrı ayrı basit, birleşik, sıralı veya bağlı olabilir. İnceleme:
Çeşidi: "ki"li bağlı cümle Gündüzleri onların sesleriyle o kadar dolmuş olurdum rüyamda yahut uykumun içinde hâlâ bunları duyardım / ve / hep bunları tefsir etmek isterdim. Örnekler
|
Cümlede Anlam |
Cümle: Sözcüklerin yan yana gelerek bir duyguyu, bir düşünceyi, bir isteği, bir işi, kısacası bir yargıyı tam olarak anlatabilir duruma gelmiş biçimine cümle denir. Burada, cümlenin anlam yönü ele alınıp öznellik, nesnellik, karşılaştırma... gibi anlamlar ifade eden cümleler üzerinde durulacaktır. Öznel AnlatımDoğruluğu ya da yanlışlığı kişiden kişiye değişen, doğruluğu tartışılan düşüncelerin anlatıldığı yargılara öznel yargı denir. Bu yargıların kullanıldığı anlatıma da öznel anlatım denir. Bu cümlelerde (yargılarda) bence ifadesi vardır.
Nesnel AnlatımDoğruluğu ya da yanlışlığı kişiden kişiye değişmeyen, deney ve gözleme dayanan tarafsız yargılara nesnel yargı denir. Bu yargıların kullanıldığı anlatıma da nesnel anlatım denir. Nesnel yargılarda duygu ve izlenimlere yer verilmez.
Koşula (şarta) BağlılıkBir olayın, durumun gerçekleşmesi için daha önceden olması gereken başka bir durumun varlığına "koşulluk" denir. Bu tip cümle anlamlarında "hangi şartla?" sorusunu temel cümleye sorduğumuzda gerçekleşmesi gereken koşulu bulabiliriz.
Sebep-Sonuç (neden-sonuç) İlişkisiBu tür cümlelerde, yargılardan biri, diğerinin gerçekleşmesine neden olmaktadır. Bir de eylemin hangi gerekçeyle yapıldığını bildiren cümleler de neden sonuç ilişkisi vardır. Bu tip yargıları bulmak için yükleme "niçin?" sorusu sorulabilir. "Salıncağın ipi kopunca çocuk yere düştü." cümlesinde "çocuğun yere düşmesini"nin nedeni "Salıncağın ipinin kopması"na bağlanmıştır.
Amaç-Sonuç İlişkisiÖznenin işi, hareketi gerçekleştirme amacı ve sonucu cümle içinde verilir. Bu tür cümlelerde "için, diye, üzere, dolayı, ötürü, maksadıyla..." ifadeleri sıkça geçer. Bu ifadelerden bazıları "sebep-sonuç" bildiren cümlelerde de geçebilir. Amaç-sonuç cümlelerinde "hangi amaçla? hangi maksatla?" soruları sorulabilir.
DOĞRUDAN ANLATIMLI CÜMLELERHerhangi bir konuda bir kişinin görüş ve düşünceleri hiçbir değişikliğe uğratılmadan verilir. Bu cümle genellikle tırnak içinde gösterilir.
DOLAYLI ANLATIMLI CÜMLELERBir kişinin sözünün söylendiği biçimde değil de,bazı değişiklikler yapılarak aktarıldığı cümlelerdir.
ÜSLUP VE İÇERİK (KONU) CÜMLESİYazarın yapıtında neyi anlattığı konuya (içerik)girer.Bu konuyu işlerken kullandığı sözcükler ve cümleler de usluba girer.
AŞAMALI DURUM BİLDİREN CÜMLELERBir olayın,durumun olumlu ya da olumsuz yönde giderek değiştiğini anlatan cümlelerdir.
KİNAYELİ ANLATIMLI CÜMLEBir gerçeği ortaya koymak amacıyla sözü imalı olarak tam karşıtı gelecek biçimde kullanmaktır.
ATASÖZÜAtasözü: Çok önceleri söylenmiş olup dilden dile, nesilden nesile geçerek günümüze kadar gelmiş, öğüt bildiren, atalarımızın hayat tecrübelerini yansıtan ve milletin ortak malı haline gelmiş olan sözlerdir. Atasözlerin Özelliklerini Şöylece Özetleyebiliriz: *Atasözleri halkın ortak malıdır. Söyleyeni belli değildir. *Kalıplaşmış sözlerdir. Sözcüklerin sırası değiştirilemez. Bir sözcüğün yerine başka bir sözcük konulamaz. *Kısa ve özlü sözlerdir. Hep insanları ilgilendiren sözlerdir. *Atasözlerinde geçen sözcükler genellikle gerçek anlamları dışında kullanılmıştır. (Kaz gelen yerden tavuk esirgenmez.) Kimi atasözlerinde geçen sözcükler ise gerçek anlamlarıyla kullanılmıştır. (Son pişmanlık fayda vermez) •Sorularda çoğunlukla atasözlerinin anlamları üzerinde durulur. ÖZDEYİŞ (VECİZE)Özdeyişler, ünlü kişilerin , devlet adamlarının, sanatçıların söylemiş oldukları kısa fakat anlamca zengin olan sözlerdir. "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir." (Atatürk) "Kargalar ötmeye başlayınca bülbüller susar." (Hz.Mevlana) DEYİMBazen bir olay veya durumu ifade etmek için, o olay veya durumu birebir karşılayacak kelimeler kullanmayız da; çağrışım yaptıracak söz grupları kullanırız. Bunu da ifademize sanat ve akıcılık kazandırmak için yaparız. Örneğin: Bir insanın telaşlı olduğunu anlatmak için "telaşlıdır" demeyiz de "Etekleri tutuşmuş" ifadesini kullanırız , ama herkes bu kişinin telaşlı olduğunu anlar. Deyimlerin Özellikleri: *Deyimler en az iki kelimeden oluşur. (Kalp kırmak) *Birden fazla kelimeden oluşan, hatta cümle halinde olan deyimler de vardır. (Taşı gediğine koymak) (Atı alan Üsküdar'ı geçti.) *Deyimleri oluşturan sözcükleri çoğu zaman gerçek (sözlük) anlamlarından uzaklaşarak mecazlı bir anlatım kazanırlar. (İşler böyle giderse hapı yutarız.) Ama şunu da unutmamalıyız; bazı deyimler sözlük anlamlarıyla da uzak yakın bir ilişki taşırlar. (Etekleri zil çalmak.) Etekleri tutuşmuş birinin halini göz önünde canlandıralım. Telaş içindedir değil mi? *Deyimler genellikle iş, oluş, hareket yani bir fiili bildirirler ve fiil gibi çekimlenebilirler. (Kalbimi kırıyorsun ama) (Çocuğun kalbini kırdık anlaşılan) (Kimsenin kalbini kırmamalısın oğul.) Dikkat: Deyimlerle ilgili soruları çözebilmek için deyimlerin ifade ettikleri anlamları bilmemiz gerekir. Bu nedenle bazı atasözü ve deyimleri gözden geçirmek gerekir. TANIMLAMAHerhangi bir şeyin ne olduğunu anlatan "Bu nedir?" sorusuna cevap verebilen cümlelere "tanım cümlesi" diyoruz. "Kitap, size istediğiniz zaman ders vermeye hazır bir öğretmendir." Cümlesinde "kitap nedir?" dediğimizde "İstediğiniz zaman ders vermeye hazır bir öğretmendir." cevabını alabiliriz. ÖN YARGI (Peşin hüküm)Bir olay veya kişiyle ilgili değişik sebeplerden dolayı önceden edindiğimiz olumlu veya olumsuz yargılardır. Kısaca özetlersek ön yargı, sonuçla ilgili önceden karar vermektir. (Bu takım bu sene kesin şampiyon olacak) ÖNERİ (Tavsiye)Bir konudaki eksikliğin giderilmesi için teklif getirmeye "öneri" adı veriyoruz. "Hikayede olayların yeri ve zamanı iyi tahlil edilip, yazıya aktarılmalıdır." cümlesi bir öneri cümlesidir. VARSAYIMBir durumun sonucunun ne olduğunu bilmeden onu kendimize göre bir sonuca bağlamaya "varsayım" diyoruz. "Diyelim ki bu yıl sınavı kazandın.", "Varsayalım ki aniden çıkageldi." cümleleri varsayım cümleleridir. KARŞILAŞTIRMAAralarında anlamca ilgi (ilişki) olan iki kavramı benzerlik ya da zıtlık yönünden kıyaslamadır. "Sütten beyaz dişleri var." Cümledeki dişlerin beyazlığı, sütün beyazlığıyla karşılaştırılmıştır.
BİRLİKTELİK (Beraberlik) İLGİSİ İÇEREN YARGILARBu ilgi, çeşitli edat ve bağlaçlarla (ile, ve...) sağlanır. "Tatile ailemle gittik." DİĞER ANLAM İLGİLERİ İÇEREN YARGILAR (İstek, karşılıklı Yapma, Beğenme vb.)*Onunla iki yıldır haberleşemiyorum. (Karşılıklı yapma) *Akşam gelin de çay içelim. (İstek) *Elmaları kardeş payı yaptık. (Eşitlik) *Bak şimdi resimlerin daha güzel olmuş. (Beğenme) *Düğün yapmışsın da bana haber vermemişsin. (Sitem) *Hava bulutlu yağmur yağabilir. (İhtimal) *Biz öylelerini çok gördük. (Küçümseme) *Dünyalar kadar işim var. (Abartma) *Tam içeri girerken güleceği tuttu. (Beklenmezlik) YORUMÖzneldir. Olay veya durumu bir görüşe göre değerlendirmedir. "Şairin çok severek okunulan kitap türü hikayedir" cümlesinde "bence" ifadesi vardır. Bun için öznel bir yargı yapılmıştır. Kısaca olay veya durum kişiye göre değerlendirilmiştir. ÜSLÛPSanatçının dili kullanma biçimi, anlatım şeklidir. Her sanatçının kendine göre bir üslûbu vardır. "Sanatçı, eserinde gerçekleri kısa, yalın cümlelerle dile getirmiştir." Cümlesinde "dili kullanma biçimine" değinilmiştir. DEĞERLENDİRMEHerhangi bir durumun iyi ya da kötü yönlerini ortaya koymadır. Nesnel bir yargı söz konusudur. "Sanatçı, şiirlerinde yabancı sözcüklere bolca yer vermiştir." Cümlesinde nesnel bir yargı söz konusudur. AYNI YA DA YAKIN ANLAMLI CÜMLELERBu konu başlığımızla ilgili olarak, bize sorulan sorularda farklı sayıdaki cümlelerin ifade ettiği, içerdiği anlamın benzeri veya hemen hemen aynısı istenir. "Yüreğim ağzıma geldi." Cümlesiyle "Çok korktum" cümlesi aynı anlama gelir.
CÜMLE OLUŞTURMAA)Karışık Olarak Verilen Sözcüklerle Cümle Kurma Bu tür sorularda bir cümleyi oluşturan sözcükler karışık olarak verilir. Daha sonra bu sözcüklerle anlamlı veya kurallı bir cümle oluşturulması istenir, veya sözcüğün sırası sorulur. Dikkat: Bu tip sorularda ilk işimiz; önce yüklemi bularak cümlenin sonuna getirmek sonra da sırasıyla öznenin bulunması ve tümleçlerin önem ve görevlerine göre cümlede uygun yerlere konmasıdır. B) Karışık Olarak Verilen Cümle Parçacıklarının Sıraya Konması Bu tür sorularda cümleyi oluşturan tamlamalar ya da cümlecikler karışık halde verilir. Bizden istenen bu parçacıkları anlamlı ve kurallı bir cümle durumuna getirmektir. Şıklardan hareket ederek, yargı bildiren kelime grubunu sona yerleştirip sıralama yapabiliriz. C) Eksik Cümlenin Tamamlanması Bu konuyla ilgili sorularda, boş bırakılan yerlerin cümlenin anlamı ve yapısına göre uygun kelimelerle tamamlanması istenmektedir. Böyle sorularda yapacağımız ilk iş, seçeneklerdeki sözcüklerin, cümledeki boşlukları en anlamlı ve kurallı şekilde tamamlanmasına dikkat etmektir. Bunun için de cümlede boş bırakılan yerlere söz dizimi kuralına uygunluk gösteren sözcükler konulmalıdır. Kelimelerin çekim durumlarına, tamlamaları parçalamamaya, kelimenin anlam özelliğine dikkat edilmelidir ki cümle en anlamlı ve kurallı bir yapı kazansın. |
CÜMLEDE ANLAMIN OLUŞMASI |
Cümle, kelime ve kelime gruplarından yargı bildirme özelliği ile ayrılan bir anlam birimidir. Cümlede anlam, yükleme göre şekillenir. Çünkü cümlenin özü yüklemdedir. Diğer öğeler yüklemin anlamlarını açmak, göz önüne sermek için vardır. Cümle zaten kelime ve kelime gruplarının bir anlam ifade etmek üzere bir kurala uygun biçimde düzenlenmesiyle oluşan bir anlam birimidir. Bu düzenleme yüklem temel alınarak yapılır. Yüklemin bildirdiği anlam kişi, zaman, yer, nesne, durum, sebep gibi
BAĞDAŞTIRMADil tek tek kelimelerle konuşulmaz. Bir kavramı anlatmak için birden fazla kelime bir araya getirilerek bir şey anlatılır. "Ben dergiye yetiştirmek için gün boyu evde zorlukla bir hikâye yazdım." cümlesindeki dil öğeleri (Ben, dergi, yetiştirmek, için, gün boyu, ev, zorlukla, bir hikâye, yazmak) arasında anlam ilişkisi vardır. "Hikâye" yazılan bir şeydir. Bir "yer"de yazılır, mesela "evde"... Öylesine de yazılabilir, bir yere "yetiştirmek için" de yazılabilir. Yetiştirilecek yer bir matbaa, öğretmen, arkadaş, okul da olabilir bir "dergi" de olabilir. Yazarken "zorluk" da çekilebilir, kolayca da yazılabilir. İşte bu cümleyi oluşturan on bir kelimenin bir merkezde anlamlanmasına "bağdaştırma" denir. |
Anlamına Göre Cümle Türleri |
İşin, oluşun, hareketin, durumun, kılışın yüklemde nasıl anlatıldığına göre cümleler çeşitlere ayrılır. Burada işin yapılıp yapılmadığı, durumun varlığı yokluğu, işin istenildiği ya da emredildiği, bildirildiği ya da sorulduğu önemlidir. Cümlede anlatılan işin, oluşun, hareketin olup olmadığını veya sözü edilenin var olup olmadığını bildiren cümlelere habercümlesi; bir isteği, dileği, emri, tasarıyı, şartı bildiren cümlelere de dilek cümlesidenir. Anlamına Göre Cümle Türleri:
1. Olumlu CümleFiil cümlesinde işin, oluşun yapıldığını veya olduğunu; isim cümlesinde ise sözü edilen kavramın bulunduğunu, var olduğunu, bahsedilen şekilde olduğunu bildiren cümlelerdir.
2. Olumsuz CümleFiil cümlesinde işin, oluşun yapılmadığını, yapılmayacağını veya olmadığını; isim cümlesinde ise sözü edilen kavramın bulunmadığını, var olmadığını, bahsedilen şekilde olmadığını bildiren cümlelerdir. Fiil cümleleri, olumsuzluk ekiyle ve "ne.....ne" bağlacıyla; isim cümleleri de "yok, değil" kelimeleriyle, "ne....ne" bağlacıyla ve "-sİz" olumsuzluk ekiyle kurulur. Yarın daha erken gelmemelisin. Bazı cümleler yapı bakımından olumsuz olduğu hâlde anlamca olumlu olabilir:
Soru eki, olumsuz çekimlenmiş bir fiille birlikte anlamca olumlu cümle; olumlu çekimlenmiş bir fiille birlikte anlamca olumsuz cümle yapabilir:
Bir cümle aynı anlamı verecek şekilde hem olumlu hem de olumsuz kullanılabilir:
Diğer cümle türleri de şunlardır ki bu cümleler ya olumlu ya da olumsuz olacaklardır. 3. Soru Cümlesiİçinde soru anlamı bulunan; bir konuda bilgi edinmek, şüpheleri gidermek ve düşünceleri onaylatmak için kurulan cümlelere soru cümlesi denir. Cümlenin öğelerini bulmaya yönelik tüm soru kelimeleriyle soru cümleleri yapılabilir.
Cümlelerde soru anlamı soru sıfatları, soru zarfları, soru zamirleri, soru edatları, soru eki ve tonlama yoluyla sağlanır. a) "mİ" soru ekiyle:
Soru eki değişik anlamlar katabilir:
Soru eki her zaman cevap almaya yönelik değildir. Bazen cevap sorunun içinde de olabilir.
b) Soru sıfatlarıyla:
c) Soru zarflarıyla:
d) Soru zamirleriyle:
e) Tonlama yoluyla 4. Emir CümlesiYüklemi emir kipiyle çekimlenmiş veya anlamca emir özelliği taşıyan cümlelerdir. Fiilin yapılmasını emir biçiminde bildirir.
*Emir kipiyle çekimlenmediği hâlde anlamca emir ifade eden cümleler de vardır.
*Bazen dilek, istek anlamları ve başka anlamlar da taşır.
5. Ünlem CümlesiSevgi, korku, şaşma, hayret, seslenme, coşkunluk, heyecan ve sitem ifade eden cümlelere ünlem cümlesi denir. Ünlem cümleleri, ünlemlerle, bazı sıfatlarla, emir kipiyle, "ki" bağlacıyla, haykırmalarla ve ses tonuyla kurulur.
*Ünlem ifade eden sözler her zaman cümle hâlinde değildir:
6. Şart Cümlesiİçinde şart ve koşul anlamı bulunan cümlelere şart cümlesi denir. Şart cümlelerinin yüklemleri şart kipine göre çekimlenmiştir ve yardımcı cümle oluşturmuştur. Yani bir cümleyi şart çekimiyle bir yardımcı cümle yapabiliriz.
*Cümlelerde şart anlamı bazı kelime ve eklerle de yapılabilir:
7. İstek CümlesiGerçekleşmesi mümkün olan veya olmayan dileği, arzuyu, isteği bildiren cümlelere istek cümlesidenir. İstek cümlesi istek ve dilek-şart kipleriyle yapılır; bu kiplerle birlikte "bari, tek, n'olaydı, keşke"kelimeleri de kullanılabilir.
8. Gereklilik CümlesiBir eylemin gerçekleşmesinin gerekli ya da zorunlu olduğunu ifade eden cümlelerdir.
Sonuç:Her cümle bu yedi cümle türünden en az birine dahildir. Bir kere bütün cümleler ya olumludur ya olumsuz.
|
|
|
FİİLDE KİP: Haber Kipleri, Dilek-İstek Kipleri |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
FİİLDE KİP Fiiller, zaman ve anlam özelliklerine göre türlü ekler alarak değişik biçimlerde kullanılırlar. Bu kullanılış biçimlerinin her birine kip denir. Kip, fiillerin zaman, şahıs, tekillik ve çoğulluk bildiren şekilleridir. Bunların yanında olumsuzluk ve soru biçimleri de vardır, ama bu ikisi zaten var olan kiplerin olumlu, olumsuz, olumlu soru ve olumsuz soru şeklinde kullanımlarıdır, o kadar.
Fiiller kip yönünden ikiye ayrılır: Haber (bildirme) kipleri ve istek kipleri I. BASİT ZAMANLI ÇEKİMLER
|
Olumlu: | Olumsuz: | ||
Gel-meli-y-im Gel-meli-sin Gel-meli |
Gel-meli-y-iz Gel-meli-siniz Gel-meli-ler |
Gel-me-meli-y-im Gel-me-meli-sin Gel-me-meli |
Gel-me-meli-y-iz Gel-me-meli-siniz Gel-me-meli-ler |
Olumlu Soru: | Olumsuz Soru: | ||
Gel-meli mi-y-im? Gel-meli misin? Gel-meli- mi? |
Gel-meli mi-y-iz ? Gel-meli mi-siniz? Gel-meli-ler mi? |
Gel-me-meli mi-y-im? Gel-me-meli misin? Gel-me-meli- mi? |
Gel-me-meli mi-y-iz ? Gel-me-meli mi-siniz? Gel-me-meli-ler mi? |
b. İstek Kipi
Fiile "-a /-e" eki getirilerek yapılır. Fiilin yapılmasının istendiğini bildirir.
Bende yok sabr ü sükûn sende vefadan zerre
İki yoktan ne çıkar fikr idelim bir kerre
Güneş ufuktan şimdi doğar
Yürüyelim arkadaşlar
Nereye dikilmek istersen
Söyle seni oraya dikeyim!
Hep senünçündür benim dünyâ cefasın çektiğim
Yoksa ömrüm varı sensiz neyle(ye)yim dünyâyı ben
*Ünlüyle biten fillerin 1. tekil şahıs çekiminde heceden tasarruf edilebilmektedir:
Gelmeyeyim>gelmeyim Okumayayım>okumayım Neyleyeyim>neyleyim
*Beddua amaçlı da kullanılabilir:Kurşunlara gelesin.
Çekimi
Olumlu: | Olumsuz: | ||
Gel-e-y-im Gel-e-sin Gel-e |
Gel-e-lim Gel-e-siniz Gel-e-ler |
Gel-me-y-e-y-im Gel-me-y-e-sin Gel-me-y-e |
Gel-me-y-e-lim Gel-me-y-e-siniz Gel-me-y-e-ler |
Olumlu Soru: | Olumsuz Soru: | ||
Gel-e-y-im mi? -- -- |
Gel-e-lim mi? -- -- |
Gel-me-e-y-e-yim mi? -- -- |
Gel-me-e-ye-lim mi? -- -- |
c. Dilek-Şart Kipi
Fiile "-sa/-se" eki getirilerek yapılır.
Fiilin yapılması dileğini bildirir. Bu durumda bu eki alan fiil yüklemdir.
"Bu, taşındır" diyerek Kâbe'yi diksem başına; Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan; Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına, Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem; Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana... |
AÇSAM RÜZGARA |
Bir fiilin gerçekleşmesi koşulunu bildirir. Bu durumda bu eki alan fiil yan cümlenin yüklemidir.
Neler çeker bu gönül söylesem şikâyet olur
Ne zaman seni düşünsem
Bir ceylan su içmeye iner
Çayırları büyürken görürüm (İlhan Berk)
Sen ki; a'sara gömülsen taşacaksın... Heyhat,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat...
Ey Maraşlı Şeyhoğlu, evliyalar adağı
Bahtına lânet olsun aşmadıysan bu dağı
Çekimi:
Olumlu: | Olumsuz: | ||
Gel-se-m Gel-se-n Gel-se |
Gel-se-k Gel-se-niz Gel-se-ler |
Gel-me-se-m Gel-me-se-n Gel-me-se |
Gel-me-se-k Gel-me-se-niz Gel-me-se-ler |
Olumlu Soru: | Olumsuz Soru: | ||
Gel-se-m mi? Gel-se-n mi? Gel-se mi? |
Gel-se-k mi? Gel-se-niz mi? Gel-se-ler mi? |
Gel-me-se-m mi? Gel-me-se-n mi? Gel-me-se mi? |
Gel-me-se-k mi? Gel-me-se-niz mi? Gel-me-se-ler mi? |
d. Emir Kipi
1. şahısların çekimi yoktur.
Fiilin yapılmasını emir biçiminde bildirir.
Oraya otur ve yerinden kalkma.
Bu raporu akşama kadar yetiştir.
*Bazen dilek, istek anlamları da taşır.
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül...
Her şey gönlünüzce olsun.
Allah'ım bizi affet!
Peki, öyle olsun.
Çekimi
Olumlu: | Olumsuz: | ||
-- Gel Gel-sin |
-- |
-- |
-- |
Olumlu Soru: | Olumsuz Soru: | ||
-- |
-- |
-- |
-- |
Buraya kadar fiillerin basit zamanlı (tek kipe göre) çekimlerini yaptık. Fiillerin bir de birleşik zamanlı çekimleri vardır ki bundan önce birleşik zamanlı çekimleri yapmaya yarayan ek-fiili öğrenmek yerinde olacaktır.
II. Ek-Fiil ve BİRLEŞİK ZAMANLI ÇEKİMLER
Ek-Fiil:İsim soylu kelimelerin sonuna gelerek onların yüklem olmasını ve basit zamanlı fiil çekimlerinin birleşik zamanlı çekimlerini yapmayı sağlayan fiildir.
"imek" fiilinin ek olarak kullanımıdır. Genellikle bitişik yazılır.
*Fiillerin hikâye, rivayet, şart birleşik zamanlı çekimlerini yapmayı sağlar.
*"di"li geçmiş zamanın hikâyesi, şartı:
geldi idim>geldiydim
geldi isek>geldiysek
*-miş'li geçmiş zamanın hikâyesi, rivayeti, şartı:
gelmiş idi>gelmişti
gelmiş imiş>gelmişmiş
gelmiş ise>gelmişse
*Şimdiki zamanın hikâyesi, rivayeti, şartı:
biliyor idik>biliyorduk
biliyor imişiz>biliyormuşuz
biliyor isek>biliyorsak
*Gelecek zamanın hikâyesi, rivayeti, şartı:
alacak idik>alacaktık
alacak imiş>alacakmış
alacak isen>alacaksan
*Geniş zamanın hikâyesi, rivayeti, şartı:
sever idi>severdi
sever imişler>severmişler
sever iseler>severlerse
*Dilek-şart kipinin hikâyesi, rivayeti: gitse idim>gitseydim gitse imiş>gitseymiş
*İstek kipinin hikâyesi, rivayeti:bula idi>bulaydı ala imiş>alaymış
*Gereklilik kipinin hikâyesi, rivayeti ve şartı:
yazmalı idik>yazmalıydık
çizmeli imişiz>çizmeliymişiz
sürmeli iseler>sürmeliyseler veya sürmelilerse
Dikkat! | |
Ben iyi bir okurum. | » Ek-fiilin geniş zamanı |
Hep iyi kitaplar okurum. | » Geniş zaman 1.Tekil Şahıs eki |
Benim okurum anlayışlıdır. | » İlgi eki ve iyelik eki (okur»okuyucu) |
Öğrenciydi | » ek-fiil (hikâye) |
Uyuyordu | » birleşik zaman (şimdiki zamanın hikâyesi) |
Öğrenciymiş | » ek-fiil (rivayet) |
Uyuyormuş | » birleşik zaman (şimdiki zamanın rivayeti) |
Öğrenciyse | » ek-fiil (şart) |
Uyuyorsa | » birleşik zaman (şimdiki zamanın şartı) |
BİRLEŞİK ZAMANLI ÇEKİMLER
Fiillerin basit zamanlı çekimleri sadece bir tek kip eki içerir. Hâlbuki dilimizde iki kip eki üst üste gelebilir.
İşte çekimi iki kip ekiyle yapılmış olan bu fiillere birleşik zamanlı fiiller; çekimlerine de birleşik zamanlı çekimler denir.
Birleşik zamanlı çekimlerde sonradan eklenen haber veya dilek ki ekleri asıl zamanı kendi üzerlerine alırlar.
Yapılışı şöyledir:
Basit zamanlı çekimlerde, fiil + kip eki + şahıs eki (gel-di-k vb.);
Birleşik zamanlı çekimlerde fiil + kip eki + birleşik zaman eki + şahıs eki (gel-miş-ti-niz vb.) olur
Üçüncü çoğul şahıslarda genellikle fiil + kip eki + şahıs eki + birleşik zaman eki (gel-i-yor-lar-dı vb.) olur
Üç birleşik zaman vardır:
Hikâye birleşik zamanı "-Dİ" ekiyle yapılır <idi
Rivayet birleşik zamanı "-mİş" ekiyle yapılır < imiş
Şart birleşik zamanı "-sE" ekiyle yapılır < ise
Aslında bu ekler ek-fiilin üç zamana göre çekimlenmesinden başka bir şey değildir.
"idi, imiş, ise", basit zamanlı çekimleri yaparken kullandığımız bilinen ve öğrenilen geçmiş zamanla şarta ait eklerin "imek" fiiline eklenmesiyle oluşmuştur. Daha sonra "i" düşer.
Bu birleşik zamanları oluşturan eklerin hangi asıl (basit) zamanlı çekimlere gelebileceği aşağıda gösterilmiştir:
1. Hikâye birleşik zamanı
Emir çekimi hariç bütün basit zamanlı çekimlerin hikâye birleşik zamanlı çekimleri vardır. gel-di-y-di-m; gel-miş-ti-m; gel-i-yor-du-m; gel-i-r-di-m; gel-ecek-ti-m;
gel-se-y-di-m; gel-e-y-di-m; gel-meli-y-di-m; ---------
Bu birleşik çekim, basit zamanla belirtilen işin bilinen geçmiş zamana ait olduğunu gösterir.
Tek kip ekiyle çekimlenmiş fiillerin sonuna "idi" ek-fiili getirilerek yapılır. "idi" ek-fiili de genellikle bitişik yazıldığı için "i" düşer ve "-dİ" hâlini alır.
2. Rivayet birleşik zamanı
Emir ve bilinen geçmiş zaman çekimleri hariç diğer basit zamanlı çekimlerin rivayet birleşik zamanlı çekimleri vardır.
----; gel-miş-miş-sin; gel-i-yor-muş-sun; gel-i-r-miş-sin; gel-ecek-miş-sin;
gel-se-y-miş-sin; gel-e-y-miş-sin; gel-meli-y-miş-sin;-------
Bu birleşik çekim, basit zamanla belirtilen işin öğrenilen geçmiş zamana ait olduğunu gösterir. Bu fiillerde kesinlik yoktur.
Tek kip ekiyle çekimlenmiş fiillerin sonuna "imiş" ek-fiili getirilerek yapılır. "imiş" ek-fiili de genellikle bitişik yazıldığı için "i" düşer ve "-mİş" hâlini alır.
3. Şart birleşik zamanı
Emir, dilek-şart ve istek çekimleri hariç diğer basit zamanlı çekimlerin şart birleşik zamanlı çekimleri vardır.
gel-di-y-se; gel-miş-se; gel-i-yor-sa; gel-i-r-se; gel-ecek-se;
----- ; ---- ; gel-meli-y-se; ------
Bu birleşik çekim, basit zamanla belirtilen işin bilinen şarta bağlı olduğunu gösterir. Fiili bir başka fiilin koşulu yapar.
Tek kip ekiyle çekimlenmiş fiillerin sonuna "ise" ek-fiili getirilerek yapılır. "ise" ek-fiili de genellikle bitişik yazıldığı için "i" düşer ve "-sE" hâlini alır.
İstek Cümlesi
Gerçekleşmesi mümkün olan veya olmayan dileği, arzuyu, isteği bildiren cümlelere istek cümlesi denir.
İstek cümlesi istek ve dilek-şart kipleriyle yapılır; bu kiplerle birlikte “bari, tek, n’olaydı, keşke” kelimeleri de kullanılabilir.
- Çıkıp biraz dolaşalım.
- Dirilip kalksa da yapılanları bir görse.
- Bari doğru cevap verseydi.
- Her yere gitmeye razıyım, tek onu bulayım.
- N’olaydı bugünleri görmeyeydim.
- Keşke deprem olmasaydı.
- Bari insanlarımız dürüst olsaydı.
Soru Cümlesi
İçinde soru anlamı bulunan; bir konuda bilgi edinmek, şüpheleri gidermek ve düşünceleri onaylatmak için kurulan cümlelere soru cümlesidenir.
Cümlenin öğelerini bulmaya yönelik tüm soru kelimeleriyle soru cümleleri yapılabilir.
Elimdekinin ne olduğunu kimsöyleyecek? Özne
Babası çocuğa ne getirmiş? nesne
Yarın kimi göreceksiniz? nesne
Ankara’ya ne zaman yerleştiniz? Zarf tüml.
Burayı nasıl buldunuz? Zarf tüml.
Daha sonra nereye gidecekler? Dolaylı tüml.
Cümlelerde soru anlamı soru sıfatları, soru zarfları, soru zamirleri, soru edatları, soru eki ve tonlama yoluyla sağlanır.
]”mİ” soru ekiyle:
Soru eki sadece yüklemin değil, diğer öğelerin ve unsurların da sorusunu hazırlar.
Son sözünüz bu mu anneciğim?
Alt mı üst mü?
Hiç mi anlatacak bir şeyin yok?
Tarlamı bana zorla mı sattıracaksınız?
Sular mı yandı, neden tunca benziyor mermer?
Acaba yanlış mı aklımda kaldı?
Soru eki değişik anlamlar katabilir:
Beni biraz dinler misiniz? İstek, rica
Sessiz olabilir miyiz? uyarı
Bu su da içilir mi? beğenmeme
Bütün bunları ben mi söylemişim? İnkâr, kabullenmeme
Soru eki her zaman cevap almaya yönelik değildir. Bazen cevap sorunun içinde de olabilir.
Senin ne kadar zorluğa katlandığını bilmez miyim? Bilirim.
Anlattıklarına inanmaz olur muyum? İnanırım.
Sen çağırırsında o gelmez mi? Gelir.
Mazisi yıkık milletin atisi olur mu? Olmaz
İnsanları kendine inandırmak kolay mı? Kolay değil
Bu kadar eşyayı almaya para mı yeter? Yetmez.
O küçücük çocuğa bu ağır işler yaptırılır mı? Yaptırılmaz.
Yeşilden daha güzel renk olur mu? Olmaz.
]Soru sıfatlarıyla:
Nasıl kitaplardan hoşlanırsın?
Kaç gün sonra geleceksin?
Eve giderken hangi otobüse bineceğiz?
Kaçıncı sınıfta okuyor?
Ne gün geleceğini söyledi mi?
Kaçar kişilik gruplar hâlinde gideceğiz?
Kaçta kaç hisse istersin?
Ne gün geleceksin?
Ne iş yapıyordunuz?
]Soru zarflarıyla
Neden coşkun suların sesi gittikçe dindi?
Bin bir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?
Bu sonbahar sabahının donuk ince rengini nasıl anlatabilirim?
Daha ne kadar bekleyeceğiz?
]Soru zamirleriyle:
Yanında ne getirdin?
Bunları sana kim anlattı?
Hangisi sizinle geldi?
Soruların kaçı cevaplandı?
Buraya nereden geldiniz?
Nereden gelip nereye gidiyoruz?
Burada kimi bekliyorsun?
Bu masa neden yapılmış? (¦tahtadan)
Kimin yanında bozuk para var?
Bu da neyin nesi?
Bizim neyimiz eksik?
Nereden buldun bunu?
Kim attı bu resimleri?
Çocuklarını alıp buraya gelsen de neyle geçineceğiz biz ikimiz?
]Tonlama yoluyla
¦Bu mektup sana.
¦Bana mı? Kimden?
¦Evden olacak.
¦Evden? Ne münasebet! Evden mi?
Olumlu Cümle
Fiil cümlesinde işin, oluşun yapıldığını veya olduğunu; isim cümlesinde ise sözü edilen kavramın bulunduğunu, var olduğunu, bahsedilen şekilde olduğunu bildiren cümlelerdir.
- Bursa bu mevsimde soğuktur.
- Yarın daha erken gelmelisin.
- Bu binanın yerinde şeftali bahçesivardı.
- Vapur rıhtımdan kalkıp ta Marmara’ya doğru uzaklaşmaya başlayınca, yolcuyu geçirmeye gelenler, üzerlerinden ağır bir yük kalkmış gibiferahladılar.
“Çocukcağız Arabistan’da rahat eder.” dediler, hayırlı bir iş yaptıklarına herkesi inandırmış olanların uydurma neşesiyle, fakat gönülleri isli, evlerine döndüler. Zaten babadan yetim kalan küçük Hasan, anası da ölünce uzak akrabaları ve konu komşunun yardımıyla halasının yanına, Filistin’in ücra bir kasabasına gönderiliyordu. Hasan vapurda eğlendi; gırıl gırıl işleyen vinçlere, üstleri yazılı cankurtaran simitlerine, kurutulacak çamaşırlar gibi iplere asılı sandallara, vardiya değiştirilirken çalınan kampanaya bakarak çok eğlendi. Beş yaşında idi; peltek, şirin konuşmalarıyla da güverte yolcularını epeyce eğlendirmişti.
Olumsuz Cümle
Fiil cümlesinde işin, oluşun yapılmadığını, yapılmayacağını veya olmadığını; isim cümlesinde ise sözü edilen kavramın bulunmadığını, var olmadığını, bahsedilen şekilde olmadığını bildiren cümlelerdir.
- Fiil cümleleri, olumsuzluk ekiyle (-ma/-me) ve “ne ne” bağlacıyla;
- İsim cümleleri de “yok, değil” kelimeleriyle, “ne….ne” bağlacıyla ve “-siz” olumsuzluk ekiyle kurulur.
• Yarın daha erken gelmemelisin.
• Buraları daha önce hiç görmemiştim.
• Ateşle oyun olmaz.
• Bursa bu mevsimde soğuk değildir.
• Bu binanın yerinde şeftali bahçesi yoktu.
• Sokakta ne araba ne de insan var.
• Ankara bugün hem elektriksiz hem susuz.
Bazı cümleler yapı bakımından olumsuz olduğu hâlde anlamca olumlu olabilir:
• Çocuklarının okumasını istemiyor değildi. (İstiyordu.)
• Cezaya çarptırılanlar suçsuz değildiler. (Suçluydular.)
• Yangından korkmayan yoktur.
• Beni sevindiren onun iyi haberlerini almaktan başka bir şey değildi.
Soru eki, olumsuz çekimlenmiş bir fiille birlikte anlamca olumlu cümle; olumlu çekimlenmiş bir fiille birlikte anlamca olumsuz cümle yapabilir:
• Senin ne kadar zorluğa katlandığını bilmez miyim? (Bilirim.)
• Anlattıklarına inanmaz olur muyum? (İnanırım.)
• Sen çağırırsında o gelmez mi? (Celir.)
• Mazisi yıkık milletin atisi olur mu? (Olmaz)
• İnsanları kendine inandırmak kolay mı? (Kolay değil)
• Bu kadar eşyayı almaya para mı yeter? (Yetmez.)
• O küçücük çocuğa bu ağır işler yaptırılır mı?(Yaptırılmaz.)
• Yeşilden daha güzel renk olur mu? (Olmaz.)
Anlamına Göre Cümle Türleri |
İşin, oluşun, hareketin, durumun, kılışın yüklemde nasıl anlatıldığına göre cümleler çeşitlere ayrılır. Burada işin yapılıp yapılmadığı, durumun varlığı yokluğu, işin istenildiği ya da emredildiği, bildirildiği ya da sorulduğu önemlidir. Cümlede anlatılan işin, oluşun, hareketin olup olmadığını veya sözü edilenin var olup olmadığını bildiren cümlelere habercümlesi; bir isteği, dileği, emri, tasarıyı, şartı bildiren cümlelere de dilek cümlesidenir. Anlamına Göre Cümle Türleri:
1. Olumlu CümleFiil cümlesinde işin, oluşun yapıldığını veya olduğunu; isim cümlesinde ise sözü edilen kavramın bulunduğunu, var olduğunu, bahsedilen şekilde olduğunu bildiren cümlelerdir.
2. Olumsuz CümleFiil cümlesinde işin, oluşun yapılmadığını, yapılmayacağını veya olmadığını; isim cümlesinde ise sözü edilen kavramın bulunmadığını, var olmadığını, bahsedilen şekilde olmadığını bildiren cümlelerdir. Fiil cümleleri, olumsuzluk ekiyle ve "ne.....ne" bağlacıyla; isim cümleleri de "yok, değil" kelimeleriyle, "ne....ne" bağlacıyla ve "-sİz" olumsuzluk ekiyle kurulur. Yarın daha erken gelmemelisin. Bazı cümleler yapı bakımından olumsuz olduğu hâlde anlamca olumlu olabilir:
Soru eki, olumsuz çekimlenmiş bir fiille birlikte anlamca olumlu cümle; olumlu çekimlenmiş bir fiille birlikte anlamca olumsuz cümle yapabilir:
Bir cümle aynı anlamı verecek şekilde hem olumlu hem de olumsuz kullanılabilir:
Diğer cümle türleri de şunlardır ki bu cümleler ya olumlu ya da olumsuz olacaklardır. 3. Soru Cümlesiİçinde soru anlamı bulunan; bir konuda bilgi edinmek, şüpheleri gidermek ve düşünceleri onaylatmak için kurulan cümlelere soru cümlesi denir. Cümlenin öğelerini bulmaya yönelik tüm soru kelimeleriyle soru cümleleri yapılabilir.
Cümlelerde soru anlamı soru sıfatları, soru zarfları, soru zamirleri, soru edatları, soru eki ve tonlama yoluyla sağlanır. a) "mİ" soru ekiyle:
Soru eki değişik anlamlar katabilir:
Soru eki her zaman cevap almaya yönelik değildir. Bazen cevap sorunun içinde de olabilir.
b) Soru sıfatlarıyla:
c) Soru zarflarıyla:
d) Soru zamirleriyle:
e) Tonlama yoluyla 4. Emir CümlesiYüklemi emir kipiyle çekimlenmiş veya anlamca emir özelliği taşıyan cümlelerdir. Fiilin yapılmasını emir biçiminde bildirir.
*Emir kipiyle çekimlenmediği hâlde anlamca emir ifade eden cümleler de vardır.
*Bazen dilek, istek anlamları ve başka anlamlar da taşır.
5. Ünlem CümlesiSevgi, korku, şaşma, hayret, seslenme, coşkunluk, heyecan ve sitem ifade eden cümlelere ünlem cümlesi denir. Ünlem cümleleri, ünlemlerle, bazı sıfatlarla, emir kipiyle, "ki" bağlacıyla, haykırmalarla ve ses tonuyla kurulur.
*Ünlem ifade eden sözler her zaman cümle hâlinde değildir:
6. Şart Cümlesiİçinde şart ve koşul anlamı bulunan cümlelere şart cümlesi denir. Şart cümlelerinin yüklemleri şart kipine göre çekimlenmiştir ve yardımcı cümle oluşturmuştur. Yani bir cümleyi şart çekimiyle bir yardımcı cümle yapabiliriz.
*Cümlelerde şart anlamı bazı kelime ve eklerle de yapılabilir:
7. İstek CümlesiGerçekleşmesi mümkün olan veya olmayan dileği, arzuyu, isteği bildiren cümlelere istek cümlesidenir. İstek cümlesi istek ve dilek-şart kipleriyle yapılır; bu kiplerle birlikte "bari, tek, n'olaydı, keşke"kelimeleri de kullanılabilir.
8. Gereklilik CümlesiBir eylemin gerçekleşmesinin gerekli ya da zorunlu olduğunu ifade eden cümlelerdir.
Sonuç:Her cümle bu yedi cümle türünden en az birine dahildir. Bir kere bütün cümleler ya olumludur ya olumsuz.
|
Cümle Yorumu Konu Anlatımı,Örnekler |
Cümle bir duyguyu, bir düşünceyi, bir dileği, bir yargıyı tam olarak anlatan sözcük ya da sözcük öbeğidir.
Bir cümlenin her okuyan ya da dinleyen tarafından farklı anlaşılması cümle yorumu demek değildir. Tam tersine bir cümlenin herkes tarafından aynı şekilde anlaşılması gerekir. Cümleyi okuyanın veya dinleyenin kültür düzeyi, düşünce yapısı nedeniyle bir cümleden farklı anlamlar çıkaracağını söylemek anlam bilgisiyle bağdaşmaz. Bir cümlede göreceli kavramların egemen olduğu bir anlatım varsa bu anlatıma "öznel anlatım" denir. Buna karşılık cümledeki anlatım herkes için geçerli olan değer yargılarını içeriyorsa bu cümlede "nesnel anlatım" vardır. * Sonbahar insanları olumsuz etkiler(Öznel) Cümle Vurgusu:Bir cümlede asıl verilmek istenen, yükleme en yakın sözcük veya sözcük öbeği ile verilir. Eylem cümlelerinde vurgu yükleme en yakın ögedir. * Bu yıl sizi sınava biz hazırlayacağız. İsim cümlelerinde ise vurgu yüklemdedir. * Komşumuz terbiyelidir. UYARI: Devrik cümlelerde vurguyu bulmak için kurallı duruma getirmek doğru olur. Cümle vurgusunun temeli "sözcük vurgusu" na dayanır. Çok heceli sözcüklerde genellikle son hece vurgulu söylenir, buna sözcük vurgusu denir. Cümlede Anlam Farklılıkları:1- Kınama anlamı: Kınama, yapılan işi değer yargıları açısından değerlendirip doğru bulmayarak ayıplamaktır. * Nasıl olur da küçücük bir çocuğun parasını alırsın. 2- Alay anlamı: Bir kişinin veya bir durumun yetersiz, kusurlu, gülünç yönlerini küçümseyerek eleştirmek, alay etmek demektir. * O kadar zeki ki liseyi altı yılda bitirdi. 3- Yergi anlamı: Eksiklerin,sakıncalı durumların küçümsenmesi, eleştirilmesi yergidir. * Böyle ders çalışırsanız tabii başaramazsınız. 4- Küçümseme anlamı: Değer vermemek, önemsememek, küçük görmektir. * Bu soruyu ilkokul öğrencileri bile çözer. 5- Beğenme anlamı: Yapılan bir işin, oluşan bir durumun veya kişinin değerli bulunması, değerlere uygun bulunması beğenmedir. * Yediğim yemek nefisti. 6- Azımsama anlamı: Bir şeyin umulandan az bulunması, yetersiz görülmesi, azımsamadır. * Üç kez koşmakla koşucu olunmaz. 7- Yetersizlik, gücü yetmeme, başarısızlık anlamı: 8- Övgü, övünme anlamı: Kişinin, durumun, nesnenin, kavramın, üstün yönlerini de alıp değerlerini arttırmak, övmektir. Bunu kişi kendisi veya topluluğu için yaparsa övünme olur. Övme: * Onu bir de bilgisayarın başında gör! Övünme: * Biz adamı böyle mat ederiz. 9- Yakınma anlamı: Bir kişinin sözündeki, davranışındaki veya çevresindeki yanlışlıklardan, eksiklerden duyulan rahatsızlığı, kırgınlığı üçüncü bir kişiye yakınarak anlatmak, şikayette bulunmak bir yakınmadır. * Bir de aldığı borçlarını ödeyebilse. 10- Sitem anlamı: Bir kişiyle ilgili alınganlık, üzüntü, kızgınlık gibi duyguların biraz da iğneleyici bir dille ortaya konulması sitemdir. * Parti vermişsiniz de en yakın komşunuzu, bizi, çağırmamışsınız. 11- Uyarma: Bir kişiye yanlış bir iş yapmamasını, yanlış bir davranışta bulunmamasını söylemek, uyarmaktır. * Biraz daha sessiz olabilir misiniz? 12- Şaşma anlamı: Beklenmedik bir durumla karşılaşıldığında duygu ve düşüncelerin ortaya konması şaşırmadır. * Nasıl kesebildin bunca odunu! 13- Tehdit, korkutma anlamı: Birini kaygılandırmak, korkutmak, göz dağı vermek, tehdit etmektir. * Bir daha seni bu evde görmeyeceğim! 14- İkilem (tereddüt) anlamı: Kararsızlığın ortaya konulması ikilemdir. * Biz de sizinle gelsek mi ki!... 15- Varsayım anlamı: Bir şeyin kanıtlanmadan geçici olarak benimsenmesi önerisi, tahminde bulunma, öyle kabul etme varsayımdır. * Diyelim ki enflasyon % 10'a düştü. 16- Yanılgı anlamı: Düşünülen, varsayılan bir durumun gerçekleşmemesi, yanılmayı ortaya çıkarır. * Seni çok çalışkan biri sanırdım. 17- Aşamalı gelişme: Zaman içinde durumun değişip azalması veya artması aşamalı bir gelişmeyi anlatır. * Son yıllarda çok daha güzel yaşıyordu. 18- Acıma anlamı: Bir kişinin ya da canlının içine düştüğü olumsuz durumdan üzüntü duymak, acımaktır. * Depremden kurtulanların hali yürekler acısıydı. 19- Koşul (şart) anlamı: Bir olgunun gerçekleşmesi için bir başka etmenin gerekmesi, koşuldur. * Derslerinize çalışırsanız kazanırsınız. 20- Sebep (neden) anlamı: Bir durum diğer bir durumun oluşmasına yol açıyorsa buna yeni durumun sebebi denir. * Parası yetmediği için uçakla gelememiş. 21- Amaç anlamı: Bir eylemi hedeflenen bir başka eylem için yapmak amaç gütmektir. * Yeni bir elbise almak için çok çalışıyor.
|